[Hayrullah Deniz]

BEYAZ ?AgriME ?THAF OLUNMusTUR... gece uzundu... (DENEME) gökyüzü kirmizi sarap renginde kizila dogru yürüyordu yavas yavas. geceye bizimle varacak ,belki en uzun geceye sahitlik edecekti. masamizi hazirliyorduk. hava kararmis, alacakaranlik bagrinda yildizlara gebeydi gökyüzü. lacivertin en narin tonuyla gülümsüyordu gözbebeklerimize.kahverengi çikolata kokulu mumlari alevledik,portakal tadinda tütsüyü dumanladik, saldik odanin burnuna.daha o anda sarhos olmaya baglamistik… kirmizi sarabin tipasini açarken ''pat'' sesiyle irkildi gece. yaninda senin en çok sevdigin eski kasarida unutmamistik. Her sey gecenin uzun yollarini almaya hazirdi. sen eski kasar peynirinden bir Isgrik aldiktan sonra, dudaklarima yapIsip peynirin bir parçasini serçenin yavrusunun agzina verdigi gibi dudaklarima ve dilime dokundurdusunda gecenin çok uzun geçeceginin sinyallerini veriyordun... gece uzundu... vücudunun üst tarafini saran,belinden asagi salinan bol etekli omuzlarindan Askili fIstik Yesili boydan maksi gece elbiseni giymistin.o Yesil , Yesilin en huzurlu yolarinda bir yolculuk yapmama sebep olMus ,içimi huzurun kanatlarina bindirmisti. Askin bahçelerinde gezmeye çikarilmis bir çocuk gibi hissetmemistim kRBIYE.Bense her zamanki halimle rahat bir esofman ve beyaz tisörtümle kanepeye uzanmis senin eIsiz sisltilarini seyretmekle mesguldüm... Sen kirmizi sarabi kadehlerimize doldururken , ellerini seyre koyulMustum. Mum isiginda saçlarin parliyor , henüz yeni dogmaya yüz tutMus ay’in isigina kasisp yildizlarin yeni kurMus olduklari salincakta küçük bir kiz çocusu gibi sallaniyordu tel tel. portakal kokulu tütsünün kokusu yükselip yol yol sulietler olusturup dans ederken odanin duvarlarinda bizede uiramayi ihmal etmeyip kendi dansina dahil ediyor, burun deliklerimizden baglayip tüm bedenimizde gezintiye çikarak beynimize ulagiyor ,daha içmeden bizi yari baygin hale getirmeye yetiyordu. kirmizi sarap Askin rengi… bu egiz rengi önce sen yudumluyor sonra beni kendine dogru çekerek suya hasret kalmis dudaklarima ,dilinle kirmizi sarabin o bilindik kekremsi lezzetini hissetmemi sagliyor ,ve zamanin bAska bir boyutuna geçiyordun beni , en sehvetli halinle… mumlar alevleriyle ,tütsü otantik ve romantik kokusuyla saldgriyordu bedenlerimize. oda lo?tu sadece mum isiginda raks eden tütsünün dumanlari vardi etrafta.saraplarimizi yudumlarken ,sen tütsünün duvarda raks eden gölgesine eilik etmeye, ahenkli bir sekilde ritim tutmaya bagladin. Sen karsimda, gölgen , yüzyillardir vuslati bekleyen agik gibi duvara yapIsip tütsünün büyüsüne kapilmis , seninle tek vücut olarak dans ediyordu. Bense dudaklarindan aldigim Askin büyüsüyle yari sarhos halimle güzelligini,asaletini ve raksini izliyordum. Vücudunun ahenkli salinislari devam ediyor,bedeninin her kivrimini gözbebeklerimde hissedebiliyordum. Gece bize karsimis ,biz geceye ,,gölgen duvara karsimisti. Dans ediyorduk dünyanin en güzel slow sarkilarinda. Yeriden ayasa kalkip ,yeni fidelenmis sögüt asaci gibi ince ve narin beline sarildim.kendime dogru çektim.bedenlerimiz en siddetli deprem yemis yeryüzü gibi titriyordu. Tenlerimiz alev alev yaniyor,yanardag lavlari gibi etrafa Ates toplari saçiyor,yaninda yöresinde ne varsa yakip geçiriyordu. Parmaklarimi belinden ,nil nehrinin kivrimlarini andiran omur çizgisinden yukari dogru, dünyanin en uzun nehrinin binlerce kollari arasinda kanosuyla tek bagina ,kendini kaybetmis balikçi gibi ,boynuna dogru bilinçsizce ilerliyordum. Boynuna ulaitigimda terin, ellerimi erciyesin kraterinde yillarca disari çikmayi bekleyen lavlarin yakici ategiyle kasiladi. Terin tenime yapisti,tenimle birlegip tüm hücrelerime yol aldi. Dudaklarin, kozasindan yeni çikmis kelebek kanatlari gibi pir pir titriyor,nefesin kirmizi sarabin rengiyle boyanmis tadiyla anin lezzetlerini sinesine almis, dudaklarimda geziniyordu hoyratça. Dans etmeye devam ediyorduk. Dudaklarimi sahra çölünde susuz kalmis çöl aslaninin susuzlusuyla dudaklarina yapistirdim. Ateilerimiz birlesti, çöl bir kez daha kavruldu, etrafi kizil bir isik sardi ki isik ta kaf diyarinda göründü. Erciyes isigin etkisiyle ve sicagiyla yüzyillardir biriktirdigi karini eritti,Askimizin önünde diz çöküp ,Askimizin yüceligi kariIsinda selam durdu. Çiçekler o gecenin tomurcuklarini bizim için tohumladi . Gece zifiri halinden korkup bizim ategimizle en kizil tadina büründü. Ay gözlerini kapayip en güzel siirini bizim için yazdi. yildizlar bir araya toplanip dedikodumuzu yapti .Deniz maviliginden vazgeçip kizila, rengimize boyandi .içindeki tüm varliklari Askimiz seyretmeleri için en genis ve en derin yerine topladi. Rüzgar tenlerimizi kokusunu evrendeki tüm agiklarin tenlerine üfledi . Oda genisledi zamani agip ,zamanin katmanlarindan atlayarak yeni bir boyuta geçti. Ask kendisine söylenen tüm sözleri unutup ,adimiza yeni bir alfabe yazdi, yalnizca ikimiz için kelam etmeye bagladi… gece uzundu… duvarda yapismis gölgen duvardan ve senden ayrilarak kendi halinde salinmaya bagladi. Bedenlerimiz birlesmis,tenlerimiz farkli bi boyutta yolculusa çikmis,terlerimiz birbirine karsimis sevigiyorduk. Zaman kaybolMustu bedenlerimizde ,bilinmedik bir zaman diliminde her seyden soyutlanmis ,herkesten arinmis bir haldeydik. KRBIYEze geldigimizde geri döndük anin zamanina. vücutlarimiz sgrilsiklam,tenimiz karakisin ayaz soguklarinda disarida kalmis sSIIRcik kusu gibi tir tir titriyor,nefeslerimizin sicakligi kalbimize bAski yapiyor,kalbimiz yerinde duramayan yaramaz çocuklar gibi disari çikmak için gögüs kafesimizi zorluyordu. Nefeslerimizin sicakligi buzullari eritecek kivami çoktan geçmisti…. Gece uzundu… Gökyüzü lacivertin en güzel kokusuna döndü. Ay bize gülümsedi. yildizlar koro halinde serenata bagladi. Kahverengi ,çikolata kokulu mumlarimiz yalnizca kendilerini sistmaya, tütsümüz dumanini sadece kendine üflemeye, zaman ana, gece karanligina, Erciyes karina, deniz mavisine döndü. Dünya yeniden yörüngesine oturup rutin rotasinda dönmeye bagladi,her sey sakinlesti ve uzun bir oh çekti evren… Gece uzundu… sarabimizi yudumlamaya devam ettik. Bedenlerimizde susuzluk had safhaya ulagmis,suyun sirilti sesini ariyordu hararetinden. Atege uçusan pervaneler gibi suya kanat çirptik yol yol. Suya hasret toprak gibi çatlamisti dudaklarimiz öpüsmelerin korundan. Tenlerimizin disari attigi ter,kani çekilmis ölü gibi suya koguyordu. Nihayet suyla bulustu kor olmaya yüz tutMus bedenlerimiz. Vucutlarimiz sesten??a, renkten karanliga,geceden gündüze yol alan suyun rengine kapildi. Su önce seni bulup saçlarinla bulustu. SaÇinin her bir telinde ipten salincaklar kurdu, evrendeki her her bir agik için . Tüm sevdalara umut oldu . Nil nehrinin binlerce kollarini andiran saÇinin tellerinden omuzlarina dogru yol aldi. Su omuzlarinla temas ettiginde,sicak çeligin suyla bulusmasi gibi kaynadi ,buhar oldu. Omuzlarin suya doyunca, su vücudunu sardi ince bir libas gibi. Su senin rengini aldi, teninin kokusu suyu sardi ve evrenin en muhtesem kokusu etrafi kucakladi . suyla bütünlesti vücudunun her zerresi. Önce tenini ,sonra bedenini,en son hücrelerini sardi sarmaladi. Seni su prensesi ilan etti. Çektin benide suyun büyüsüne . Suyun mucize güzelligine kapilinca beden, su kIsa bir an kurudu tenimin sicakligindan. Sonra suya doyurdun tenimi. Tenim yeniden dogusun çiçegini gördü gözlerinde. O anda sevgiyi yüceltecek cemre düstü toprasa. Cemre sayIsiz yollar bulup, topragin damarlarinda nura boguldu. Dudaklarimizdan yeryüzüne ölümsüz nagmeler döküldü. Ete,kemise,cana dönmüs çamur ve tusla anlama sahit oldu. Anlam , bana ve sana,benden ve senden evrene yansgdi. kizil uçurumlardan dolunaya geldigimizde, saniyeler içinde gölgelere giriftin iç ürpertisi bagladi. Zerrelerin özü ürperdi. Kötülükler kovulup, insanlarin içinde sevgi tapinaklari inia edildi ve inanilan gerçek mükemmele olan özlemini buldu. Çürürmüs iliIkilerin sarmis oldusu yozlagma yoksullusu son buldu… Gece bitmisti… YorulMustuk. Bitap bir halde fIstik Yesili çariafa uzandik. Kahve gözlerimiz birbiriyle bulustu bir kez daha. Çatlamis dudaklarimla alnina narin ve dünyanin en saf busesini kondurdum. ‘’KADINIM iyiki VARSIN’’ dedim. Sevgiyle bakiyordun ela gözbebeklerime, gözbebeklerimde Askin çocuklarina gebe kaliyordun. Sineme çektim seni safakla, yüregimin en yüksek tepesinin tahtina oturttum. Gece bize uyandi,çiçekler bizim için tomurcuklandi, kuslar ilk c?viltIsini bizim için saldi sokaklara. Bizse günaydin dedik evrendeki tüm agiklara… Uzaklik yalnizligin sonu olsaydi, Sana en uzak diyarlardan kogardim. Gelebilseydim sana zamanlarin ötesinden, Yeni zamanlarima yine seni katardim. içimdeki çocukla yollarda hep senin izini arardim… Türkünü dinledim Anadolu dudaklarinda , sirlara akiverdi sicak nefesin. Zamanda yorulan tenim dirildi, Kör olan duygularim günesi gördü yeniden kahve gözbebeklerinde, Aski, sevdayi ,sevmeyi,sevilmeyi sende ögrendim… HAYRULLAH DEniz

[♫ 𝕄𝔼𝕃𝕆𝔻𝕚 ♫]

emekicin1.gif  Paylasimin icin tesekkürler

[Etiketler:]

Etiketler: