Gönderen Konu: Fethi Gemuhluoglu  (Okunma sayısı 3 defa)Konuyu Okumus Olanlar

[EN] [PL] [ES] [PT] [IT] [DE] [FR] [NL] [TR] [SR] [AR] [RU]

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    ♫ 𝕄𝔼𝕃𝕆𝔻𝕚 ♫

  • Kişisel İleti Gönder (Çevrimiçi)
  • *
  • Kayıt Tarihi
    03 Oca 2015 00:00:00
  • Ileti Sayisi: 18838
  • Konu Sayisi 2169
  • Alinan Begeni 1959
  • Bayan
    • Nerden: Almanya/FFM
  • Memleket: Yozgat
Fethi Gemuhluoglu
Fethi Gemuhluoglu

İstanbul Göztepe’de doğdu. Arapkirli bir Türkmen ailesinin oğlu olup babası Mustafa Neşet Efendi, annesi Fatma Saniye Hanım’dır. Çocukluğu, son Osmanlı aydınlarının yaşadığı Erenköy ve Göztepe semtlerinde geçti. Yetişmesinde, geniş tarih bilgisinde, edebiyat ve tasavvufla olan münasebetinde, gönül adamı kişiliğinde ailesinin ve çevresinin büyük tesiri olmuştur. Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne devam etti. 1950-1955 yılları arasında İstanbul’da çeşitli okullarda Türk dili ve edebiyatı hocalığı, 1955-1963 yıllarında Spor ve Sergi Sarayı müdürlüğü yaptı. Daha sonra Almanya’da iki yıl serbest gazeteci olarak çalıştı. 1965-1966 yıllarında Millî Eğitim Bakanlığı’nda özel kalem müdürlüğü görevinde bulundu. 1966-1970 yılları arasında Ankara ve İstanbul’da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği basın müşavirliği yaptı. Çok sayıda vakıf, dernek ve hayır kurumunda yönetim ve danışma kurulu üyeliği gibi görevlerde de bulunan Gemuhluoğlu, kuruluşunu gerçekleştirdiği Türkpetrol Vakfı’nın sekiz yıl süreyle genel sekreterliğini yürüttü. 5 Ekim 1977’de İstanbul’da vefat etti. Kabri Sahrayıcedid Mezarlığı’ndadır.

Yaptığı hizmetlerle yaşadığı döneme bir gönül ve hizmet adamı olarak damgasını vuran Fethi Gemuhluoğlu sağlam karakteri, toplumu bir bütün olarak ele alan hoşgörülü tutumu ve herkese sevgiyle yaklaşımından dolayı etrafında aydın bir çevre oluşturdu. Zarif bir İstanbul Türkçesi’yle yaptığı konuşmalarında, mektup ve makalelerinde iman, aşk, emek, hürriyet, güzel ahlâk, çalışkanlık gibi değerlerin savunucusu oldu ve bir dönemin yüksek öğrenim gençliğine bu değerleri aşılamada önemli rol oynadı. Bulunduğu bütün görevlerde Batılılaşma’nın Türk toplumunda meydana getirdiği tahribatın onarılması için büyük çaba sarfetti.

Fikirlerini işlediği yazıları Serdengeçti, Yeşilada, Arapgir Postası, Türk Yurdu, Düşünen Adam Mecmuası, Yeni Sabah, Göldağı gibi gazete ve dergilerde yayımlanan Gemuhluoğlu konularını daha çok yaşanan hayatın içinden seçti. Büyük şehirlere göçlerin gelecekte doğuracağı tehlikelerden Macar hürriyet savaşçılarını desteklemeye, mazlum ve masum milletlerin bağımsızlığına, İslâm ülkelerinin birbirine yakınlaşmasının öneminden müslümanların birbirlerini tenkit etmesinin yanlışlığına, sanattan siyasete, ahlâktan eğitim ve tarihî meselelere kadar hemen her konuda yazılar yazdı. Bir yandan millî meseleler üzerine yetkililerin dikkatini çekerek çözüm teklifleri getirirken öte yandan milletlerarası bazı konular üzerine de eğildi. Bu meseleleri çözüme kavuşturacak akademik kadroların yetişmesi için ömrünün sonuna kadar büyük bir gayretle çalıştı. Faaliyetlerini sevgi ve dostluk ekolü şekline dönüştüren bir prensip ve disiplin içinde sürdüren Gemuhluoğlu, gençlere sadece maddî ve mânevî açıdan destek olmakla kalmayıp kendilerinde bilgi, zekâ, cesaret ve sanat parıltısı gördüklerini yetenekleri doğrultusunda yönlendirdi ve böylece sadece akademik hayatta değil İslâmî düşünce, sanat ve kültür hayatının gelişmesi üzerinde de etkili oldu.

Halvetiyye tarikatının Şâbâniyye koluna mensup olan Gemuhluoğlu’nun şahsiyetini oluşturan temel unsur tasavvuftur. Gemuhluoğlu, hayatı boyunca tasavvufun riya ve şöhretten uzak durmayı telkin eden anlayışına bağlı kalmış, birbirinden uzak çevrelerden edindiği çok sayıda dostuna hiçbir çıkar endişesi gözetmeden hizmet etmeyi ibadet kabul etmiştir. İnsanın başta kendisiyle dost, kendi içinde dengeli ve tutarlı olmasını önemli bir varlık şartı olarak ele almış, ferdin iç dünyasının güzelliğinin insana, dünyaya, hayata ve olaylara bakışta temel rol oynadığına inanmıştır. İnsanla insan, insanla eşya ve insanla mücerret kavramlar arasındaki dostluğu çok ileri noktalara taşımış, şöhret, mal ve uyku dışında her şeyle ve herkesle dost olmanın gereği üzerinde ısrarla durmuştur. Buradan hareketle, bir müslüman için dünya ve âhiret diye bir ayırım yapılmadan âhiretin dünyada başladığını bilerek ölüme de dost olunması gerektiğini vurgulamıştır.

Konuşmalarında, makale ve mektuplarında sevgi ve dostluk kavramları üzerinde titizlikle duran Fethi Gemuhluoğlu, bunların ölçüsünün insana ve İslâm’a hizmet etmek olduğunu, sevginin hiçbir karşılığının bulunmadığını, insan hayatının aşk ve cezbe üzerine kurulduğunu ifade etmiştir. İnsanın iyi tarafını öne çıkarmanın ancak sevgi ve dostlukla mümkün olduğunu söyleyen Gemuhluoğlu’na göre aşk insanın katı yanlarını yumuşatarak hayata bir esneklik kazandırır. Bu esneklik güçlüklerin aşılmasına yardımcı olur, insanlar arasındaki dayanışmayı ve yardımlaşmayı mümkün kılar.

Gençlere, geçmişi geleceğe bağlamanın, insanları birbirine kaynaştırmanın, istikbale umutla bakmanın en temel yolunun sevgi olduğunu söylerken düşüncelerini kabul ettirme yerine özümsetme çabası içine girmiştir. Gemuhluoğlu insana dostça yaklaşımı, geçmişi geleceğe taşıyan siyasî şuur dehası, müessese ile insanı birbirine ustaca bağlayan kişiliği, söz ve davranışlarındaki uyumla çağdaş bir müslüman örneği oldu. Ülkenin tabii kaynaklarını zenginliğe dönüştürecek beceri, bilgi ve ahlâkî donanıma sahip insanlara ihtiyaç olduğuna inandı ve hayatını bu insanları ortaya çıkaracak şartları oluşturmaya adadı.

Bazı sohbet, mektup, hâtıra ve yazılarıyla ölümünden sonra hakkında yazılanların bir kısmı Dostluk Üzerine adlı bir kitapta toplanmış (İstanbul 1978), bu eserde de yer alan bir sohbeti daha sonra Dostluğa Dair adıyla ayrıca yayımlanmıştır (İstanbul 1988).

Necip Fazıl Kısakürek Bâbıâli’de, Cahit Zarifoğlu Yaşamak’ta ona müstakil bir yer ayırırken Nuri Pakdil Bağlanma adlı kitabında bütünüyle onu ele alıp anlatmış, ölümünün 10. yıl dönümünde Suffe: Kültür Sanat Yıllığı’nda onunla ilgili çeşitli hâtıra, anekdot ve değerlendirme yazılarından oluşan geniş bir bölüme yer verilmiştir. Gemuhluoğlu, 1977’den bu yana ölüm yıl dönümlerinde her kesimden sevenlerinin katıldığı anma toplantıları yanında radyo ve televizyon programlarıyla da anılmaktadır.
Linklerin Görülmesine Izin VerilmiyorLinki Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   
Resimlerin Görüntülenmesine Izin VerilmiyorResimleri Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   

Resimlerin Görüntülenmesine Izin VerilmiyorResimleri Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   
Bu Sayfayi Paylas
Google Twitter skype Google youtube tumblr pinterest skype youtube grubumuz grubumuz

    ♫ 𝕄𝔼𝕃𝕆𝔻𝕚 ♫

  • Kişisel İleti Gönder (Çevrimiçi)
  • *
  • Kayıt Tarihi
    03 Oca 2015 00:00:00
  • Ileti Sayisi: 18838
  • Konu Sayisi 2169
  • Alinan Begeni 1959
  • Bayan
    • Nerden: Almanya/FFM
  • Memleket: Yozgat
Sýr hýrkasýndaki alperen

ÞAMÝL KUCUR

 

Bir insan düþününüz, ümitsizlik selinin baþlardan aþtýðý bir anda etrafýna ümit aþýlasýn. Dostluk kelimesi lügatlara hapsedilip çok kimse tarafýndan yalnýzca þarkýlarýn sözlerinde zikredilirken o 'hakiki dost' aþkýna dostluðun kitabýný yazsýn. Ömrü boyunca hep sevsin; ama bir kiþiyi, bin kiþiyi, yalnýzca kendisine güleryüz gösterenleri deðil, bütün insanlarý sevsin. Koca kainatý gönül kazanýnda kaynayan 'muhabbet' potasýnda eritip 'bir' kýlsýn. Yurdunu, milletini, bütün insanlýðý huzura kavuþturmak için herkesin elinden tutsun, ileriye sürsün; ama kendisi hep geri planda kalsýn. Tanýnan, bilinen, sevilen pek çok kiþinin hamurunda onun mayasý bulunsun; ama o 'sýr hýrkasý'na bürünmeyi þiar edinsin. Ýþte tam yirmi yýl önce, 5 Ekim 1977'de böyle bir alp-eren göçtü bu faniden.

Ýrfan Fethi Gemuhluoðlu günümüz entelektüellerinin bir çoðunu yetiþtiren, tarihi çok iyi bilen, insan sarrafý mütefekkir, hal ehli, aþk ehli bir insandý. Bugün hemen hepimizin kendisi gibi 'dost'lar aradýðý rahmetli Gemuhluoðlu'nu pek çoðumuz tanýmaz, ama bu az tanýnmýþlýðý Üstad Necip Fazýl Kýsakürek çok net ve açýk bir þekilde anlatýr: "Onu meydan yeri tanýmaz. Fakat meydan yerinin tanýdýðý politikacýlar, muharrirler, fikirciler, hususiyetle "sað" yaftasýnýn belirttiði çerçeve içindekiler çok iyi tanýr... Fethi Gemuhluoðlu harb meydanýnda görünmeyen, fakat ateþ hattýndakilere sakalýk eden, nakliye ve levazým kollarýna yön veren, hususi çevrelerde mayasý halis bir gençlik yoðuran, gönlü tasavvuf kokusuyla ýtýrlý ve dili en murassa Osmanlýca zarfý içinde Ýslami zevk mazrufiyle nakýþlý, son turfanda bir tipti..."

Malatya-Arapgirli Fethi Gemuhluoðlu 1923'te doðdu. Yaptýðý hizmetlerle yaþadýðý döneme bir gönül ve hizmet adamý olarak damgasýný vurdu. Zahiri planda ise çeþitli okullarda Türk dili ve edebiyatý hocalýðý, gazetecilik, Milli Eðitim Bakanlýðý'nda özel kalem müdürlüðü görevinde bulundu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliði Basýn müþavirliði yaptý. Çok sayýda vakýf, dernek ve hayýr kurumlarýnda hizmet etti. Fethi Gemuhluoðlu, saðlam karakteri, toplumu bir bütün olarak ele alan hoþgörülü tutumu ve herkese sevgiyle yaklaþýmýndan dolayý etrafýnda aydýn bir çevre oluþturdu. Zarif bir Ýstanbul Türkçesiyle yaptýðý konuþmalarýnda, yazdýðý mektup ve makalelerinde iman, aþk, hizmet, emek, hürriyet, güzel ahlak, çalýþkanlýk gibi deðerlerin savunucusu oldu ve bir dönemin yüksek öðrenim gençliðine bu deðerleri aþýlamada çok önemli rol oynadý. Nuri Pakdil'in kalemiyle "Ýnsanýn elinden tutuyor, adeta çaða çýkartarak yürüyüþe alýþtýrýyordu. Konusu hep insandý, insaný araþtýrýyordu. Umutla bakardý insanlara, özellikle çocuklara..." Zübeyir Yetik'in dediði gibi ise "Bizi piþiriyor, insan içine çýkabilecek bir donanýma kavuþturuyordu."

Bulunduðu bütün görevlerde Batýlýlaþmanýn Türk toplumuna getirdiði tahribatýn onarýlmasý için büyük çaba sarfetti. "Yurdumuzda sanatla baþladý yabancýlaþma, sanatla kalkacaðýz ayaða" diyerek maksada ulaþmak için kavgayý, gürültüyü deðil, güzel yollarý öðütledi. Ýnsanýn içindeki kutuplar ve buzullar, sanatýn, edebiyatýn verdiði sýcaklýkla, insan sevgisiyle kolayca eritilebilecekti ve ona göre hala umut vardý insanlýk için. Bu yüzden de Reþat Aksoy "Hep çaðýran, hep davet eden, "gel" diyen bir özelliðe sahipti" diyerek bu anlayýþýný hayata da geçirdiðini anlatýyor Fethi 'Aðabey'in. Hizmette önde, mükafatta geride

O, yaþadýðý dönemde de bugün de muhatap olduðu insanlara ayýrým yapmadan el uzattý, iyi ve güzel çalýþmalar yapmalarý için onlarý hep öne itti. Bir o kadar da kendisi geride durdu. Bugün de diyoruz çünkü, onun manevi tedrisatýndan geçen o yýllarýn gençlerinin çoðu bugünün edebiyatçýlarý, yazarlarý, sanatçýlarý ve bürokratlarý.

Fethi Gemuhluoðlu yaþadýðý müddetçe etrafýnda bulunanlara hep vermiþ, ama karþýlýðýnda hiç bir þey istememiþti. Birçoklarý ona vefasýzlýk etse de o 'azizler'inden, ve 'efendi hazretleri'nden öðrendiði "Ýyiliðe iyilik her kiþi karý, iyiliðe kötülük þer kiþi karý, kötülüðe iyilik er kiþi karý"' terbiye ve edebinde yaþamýþtý. Hiçbir maddi çýkar ve makam kaygýsý taþýmamýþtý, çünkü yine azizleri ona "Makam size deðil, siz makama hükmediniz"' diyerek tevazu dersi vermiþti. Prof. Dr. Ayhan Songar bir yazýsýnda "Allah'tan korkar, kuldan utanýr, karýnca ezmez, kimseyi incitmez bir insandý. Yunus'un dediði gibi; Derviþ baðrý taþ gerek / Gözü dolu yaþ gerek / Koyundan yavaþ gerek. Ýþte Fethi Aðabey "öyle" idi... Ne bir eksik, ne bir fazla" derken onun bu derviþane karakterine iþaret ediyordu.

Dost ve dostluk kelimeleri Fethi Bey ile adeta bütünleþmiþti. Onun nazarýnda dostluk kýyýsý olmayan bir umman idi; "Ýnsana dost olmak, fikre dost olmak, coðrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak, komþuya dost olmak gibi kademe kademe, ama entegre, bir bütün içinde dostluklar söylenmeye mecburdur." Ancak bu dostluk içinde yaþandýðý takdirde iman, aþk ve hizmet anlayýþý ile toplum huzura erecektir ona göre. Prof. Dr. Sadettin Ökten "Dost diyarýndan gelen derviþ... Hem sevmesini hem sevdirmesini bileceksiniz. Fethi aðabey böyle bir güce malikti" diyor onun hakkýnda.

"Herþeye dost olacaksýn, uykuya, paraya, politikaya dost olmayacaksýn" derdi. Politikaya dost deðildi, ama dost halkasýnda bir çok politikacý da vardý. Uzun yýllar politikayla hemhal olmuþ dostlarýndan Dr. Sadettin Bilgiç onun bu sözlerini tekrarlayýp "Politikacýya dost olmak baþka, politikaya dost olmak baþka. Elbetteki kendisi gibi düþünen kimseler ister politikacý olsun ister olmasýn onlarla teþrik-i mesaisi olmasý tabiidir. Ama Fethi rahmetli paraya ve uykuya hiçbir zaman yakýn olmamýþtýr. Politikaya dost olmamayý herþeyi politikada aramama, hadiselere objektif ve dürüst olarak bakma anlamýnda demiþtir. Fethi rahmetli Müslüman-Türk felsefesiyle hareket ettiði için yakýn münasebet kurduðu kiþilerin farklý siyasi kanaatleri onu ilgilendirmiyordu" diyor.

"Hayatýmda onun kadar çok kiþiyle iliþki kurmuþ bir baþkasýný tanýmadým" diyor Erdem Beyazýt; "Behçet Kemal Çaðlar'dan Tarýk Zafer Tunaya'ya, Genco Erkal'dan Fikret Otyam'a kadar uzanan bir arkadaþlýk hinterlandý vardý. Ýnsanlar arasýnda köprüler kurardý, köprüleri atmazdý. Sýk sýk 'Herkese bir Hazreti Ömer talihini tanýyýn' derdi." Ýnsana dost, kainata dost

Fethi Gemuhluoðlu insana olduðu kadar tarihe ve coðrafyaya da aþýktý, çok okur, çok düþünürdü. Ortadoðu, Afrika, Arabistan, Balkanlar, Afrika ve Türkistan, buralarýn yalnýzlýðý, garib ve hüzünlü oluþu yaraydý onun için. Ümit Anadolu'da, Anadolu insanýndaydý. Bütün sevginin kaynaðý insandý. Gözü açýk olana gün ýþýmýþtý. Kitabý bir canlý gibi görür, bir annenin çocuðuna dokunuþundaki yufka yüreklilikle, merhametle bakar, okurdu. Hele Kur'an-ý Kerim'in, o kelam-ý kadimin yeri baþkaydý gönlünde. "Yeryüzü ve insanlarýn problemi Kur'an'ý anlayamamaktan kaynaklanýyor"du Fethi Bey'e göre.

Bütün, dünyanýn ve insanlýðýn problemi, Kur'an-ý Kerim'le birlikte, Hz. Peygamber'i (s.a.v) anlamaya çalýþmakla çözülecekti. Ama kuru kuruya anladým demek yeterli deðildi. Aþk ve cezbe ile kavramak gerekirdi. Bunun için konuþtuðu kim olursa olsun, direkt ya da dolaylý olarak hep Resulullah Efendimizden (s.a.v) bir söz, bir ilke aktarýr, baðlantýnýn kökten kurulmasý gerektiðini anlatýrdý. Bir de Peygamber-i Ekber'in (s.a.v) ehl-i beytinden, ehl-i beyt muhabbetinden bahsederdi.

Aksiyon'dan
Linklerin Görülmesine Izin VerilmiyorLinki Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   
Resimlerin Görüntülenmesine Izin VerilmiyorResimleri Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   

Resimlerin Görüntülenmesine Izin VerilmiyorResimleri Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor    ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor   

Etiketler: