PARMAKLIĞIN ÖTESİNDEN
Linklerin Görülmesine Izin VerilmiyorLinki Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
Resimlerin Görüntülenmesine Izin VerilmiyorResimleri Görebilmek Için Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
veya Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
ya da Linklerin Görülmesine Izin Verilmiyor
- I -
İnsanları alabildiğine sevmeyi, Bırakmazlar yanına. Böyle çekersin cezasını Üç duvar bir kapı arasında; Onlardan ayrı Böyle onlardan uzak.
Yasak sana boylu boyunca sokaklar, Bahçeler, yalı kahveleri. Dostlara mektup değil, Bir selam yasak! Kapılar demir sürgülü, çifte kilitli, Kapalı, hürriyete giden yollar; İçerdeki içerde mahzun, Dışardaki dışarda.
Burda her şey sade: Ekmek ve su düşünceler Emirler çeşitli Kapıda kilit emir, Uzakta düdük emir, Emir dışarda dikilen nöbetçi.
Özgürlüğü çoktan unuttum, O yemyeşil masalların kızıdır Eskiden sevilmiş. Bir ince hastalıktır olsa olsa, Şimdi ciğerlerimde.
Şu pencereye verdim kendimi, Bütün üzüntülere karşılık, Boğaz sularının üzerinden Karşı sırtlara açılmış pencereye. Üsküdar’ı bilmezdim önceleri Burda ısınıverdi kanım. Vurgunum şu Kızkulesi’ne Ne de şirin görünüyor uzaktan Karacaahmet; Hiç te söyledikleri gibi değil, Düşündürmüyor adama ölümü. Umudumu yitirmedim Ölüm umutsuzlar için olmalı
- II -
Şu sefer bayrağını çekmiş vapur Bizim Karadeniz'e gider. Beni alıp götürmese de, Alır, düşüncelerimi çocukluğuma götürür, Çocukluğumun memleketine.
Kıyıcığında doğmuşum Kastamonu'nun Fener fener bilirim Karadeniz'i. Çekmişim kahrını Yıldız'ının, Poyraz'ının, Ecel terleri dökmüşüm Karayel'inde.
Kimbilir ne haldedir, Benim frengi'siyle ünlü memleketim, Şimdi ne halde Ekmekleri mısır bazlaması mı, Bulgurlu mancar mı bayram yemekleri
Çok sıkıntı çektik seferberlikte, Çok mısır koçanı yedik vesikalı Bu sefer de vesikasız yemişler Gazsız, sabunsuz kalmışlar.
Kim gider, kim sorar hallerini Ne vapurun büyükleri uğrar, Ne insanların büyükleri Memurlar gelir ufak tefek, Büyüyünce giderler. Balıklardan bile hamsiler vurur, Vursa vursa karaya.
- III -
Bizim de bir çift sözümüz vardı Nar çiçeği gül dalı üstüne Dudaklarımızda kaldı
Göremedik sıkıntısız yaşandığını, Bolluğun şiirini yazamadık, Ne kadar uzak İsteklerimle içli dişli yaşamak, Üzmek hastalıklı şiirlerle Eşimi, dostumu; Mezar taşları kadar ölçülü Beyitler düzmek boy boy.
İçliyimdir herkes kadar, Düşündürür beni de şu gökyüzü, Kuş cıvıltısı, nar çiçeği Huyumdan ettiniz Cibali Kızları, Sekiz düdüğünden önce Penceremin altından geçenler, Saçları dağınık gözleri uykulu, Çoraba tütüne gidenler, Beni huyumdan ettiniz Yorgun gözlerinizdeki acıyı Dert edindim kendime. Saçlarını tezgahına yolduranları, Sıtma gebesi tazeleri görmeseydim, Boşuna harcayacaktım sevgimi. Şu parmaklığın ötesinde kaldı Bütün çalışanlar; Teker teker sökülmüşüz toprağımızdan, Havamızdan, suyumuzdan olmuşuz. Yaşamaktayız aynı çatının altında Daha mahzun, daha hesaplı. Rahat günlerin işçisi olacaktık Rahat günlerin şairi Bir çift sözümüz vardı Nar çiçeği, gül dalı üstüne Dudaklarımızda kaldı.
Rıfat Ilgaz ( 1911-1993 )
|